Altı ay önce aramış, “Abi bekliyorum, gel” demiştin.
Hangi dünyalık iş engel oldu, gerçekten mazeretli sayılabilir miydim, bilmiyorum, gelememiştim. Ne yazık ki davetine icabet edememiştim.
Bu defa, “Abi bekliyorum, gel” demene gerek kalmadı, koştum.
Düğününe değil ancak cenazene gelebildim.
Özür dilerim sevgili kardeşim!
Aslında şok edici bir tarafı yoktur 23 yaşında çekip gitmenin.
Sen bize bakma, cahilliğimizden, modernliğimizden; kabul etmekte zorlanıyoruz.
En zayıf yerimizden yediğimiz bir yumrukla yere kapaklandıktan sonra, 10’dan geriye sayılırken, ancak sıfır’a doğru, doğrulup kalkabiliyoruz ayağa. Kalkabilmişsek hâlâ.
Hayat karşısında çok açık veriyoruz.
Oysa ne diyorduk: hepimiz ölecek yaştayız.
Annene, babana, eşine, kardeşlerine söyleyemedim; seninle cennette buluşmak için hazır olmaya baksınlar, diye.
Herkese nasip olmaz Allah’ın huzuruna senin kadar temiz, temiz yüzlü, yakışıklı çıkmak!
Allah için gayret içinde olmak lazım. Mutlaka İhlâslı.
Kabul: gitmek de zor kalmak da!
Peruk gibi değil Hemingway’in kısacık hikâyesindeki gibi hüzünlü.
“For sale: baby shoes, never worn.”